top of page

Neden Vejetaryen Oldum?

  • Yazarın fotoğrafı: Ajans İris
    Ajans İris
  • 20 Kas 2021
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 21 Kas 2021

Dünyada ve ülkemizde hayvan hakları ve bilinci giderek artıyor. Vejetaryenliğe ve veganlığa yönelenlerin sayısı da artıyor. Hayvansal içeriklerin hayatımızdan neden çıkması gerektiğini birçok nedenle açıklıyor.


Vejetaryenlik duygusal bir seçim mi?


Vejetaryen, diğer bir ifade biçimiyle et yememezlik, duygusal veya zorunlu nedenlerden kaynaklı balık, et ve tavuk gibi hayvanları tüketmeyen/tüketemeyen kişilere denilmektedir. Kendi beslenme biçimini yaklaşık bir yıldır vejetaryen olarak tanımlayan Ayşegül Onat 21 yaşına kadar küçükken beslenme biçiminin ailesi tarafından şekillendiğini fark ettiği aktardı. Onat, "Küçüklüğümden beri her zaman et ürünlerine karşı bir mesafem vardı fakat yetiştirilme kültüründen dolayı herkes gibi bende et yemezsen büyüyemezsin şeklinde büyütüldüm. Yediğim et ürünlerine tatlarını azaltmak adına birçok şey katılarak aslında bu duruma alıştırıldım diyebilirim. Böyle böyle 21 yaşına geldim" dedi.

Birçok kişi inek, zürafa veya ev içi beslenmeyen hayvanları sıradan canlılar olarak görürken, köpek ve kedi gibi evcil hayvanları diğerlerinden ayrı tutmaktadır; bu durumun kendi hayatındaki riyakârlığından bahsederken Onat, şu sözleri kullandı:

“Yediğim şeylerden keyif almamaya başladım çünkü ben bir kedi, köpeğin kafasını severken veya bir sincap için ne kadar şirin olduğundan bahsederken akşam yemek tabağıma inekten veya tavuktan bir parça koyuyordum. Bu durum beni çok rahatsız etmeye başladı. Yani 21 yaşımın başında vejetaryen olmama vicdanım vesile oldu."

“Türcülük yapmayı da ihmal etmiyoruz”


Vejetaryen ve vegan olmanın sadece beslenme ile ilgili olmadığına değinirken Ayşegül Onat, son olarak şunları söyledi:

"Vejetaryen olmamın bir diğer sebebi ise günümüzde sonuçlarını çok fazla hissettiğimiz iklim ve çevre krizinin en büyük sebeplerinden birisi; hayvan endüstrisi. Biz insanlar olarak doğada kendimizi çok üstün hatta her şeyden üstün görüyoruz. Doğanın sahibi bizmişiz gibi bencillikler yapıyoruz. Hakkımız yokken diğer sinir sistemine sahip canlıları yani hayvanları kendi beslenmemiz için öldürüyoruz. Bunu yaparken türcülük yapmayı da ihmal etmiyoruz; kediyle oynarken, bir ineği, tavuğu soframızın ana menüsüne koyuyoruz. Şirket, fabrika sahipleri ekonomik çıkarlar için hayvanların haklarını hiçe saymayı hiç akıllarının ucundan geçirmezken, doğal dengeyi bozarak onları anormal şekilde üretiyorlar. Böylece bu bir insanın daha fazla et tüketme talebini karşılaması ve daha fazla fabrikalar, çiftlikler kurulması döngüsünü oluşturması demek oluyor. Yani aslında karbon salınımını çoğaltmak demek. Vejetaryen olmak demek aslında iklim krizinin bir nedeni olan hayvan endüstrisinin parçası olan et endüstrisindeki arz-talep meselesinde eksi bir kişi olmak demek.

"Gönlümden geçen şu anda ki vejetaryenliğimi, bilinçli bir biçimde vegan hayat biçimine dönüştürmek. Böylece sadece hayvan endüstrisinin bir parçası olan et endüstrisindeki arz-talebi değil, bütün parçalarındaki arz-talebi azaltmış olabilirim."

Haber: Türkan Şişoğlu

Comments


bottom of page