Türkiye’de Boşanma Sonrası Kadınlara Yönelik Toplumsal Şiddet
- Ajans İris
- 24 Ara 2021
- 3 dakikada okunur
Dünya genelinde her geçen gün artan boşanmalar beraberinde yeni sorunlarla gündeme gelmektedir. Aile içi geçimsizlikler, tartışmalar, uyuşmazlıklar, güvensizlik ve şiddet gibi birçok nedenden kaynaklanan boşanmaların yanı sıra boşanmalara yönelik dış baskıların geliştiği görülüyor. Ataerkil bir toplum yapısına sahip olan Türkiye’de ise oluşan baskıların genellikle kadınlara yönelik olduğu gözlenmekte ve konu dahilinde araştırmalar yapılmaktadır. Boşanmalar ile dışarıdan gelen baskıların paralelliği çok sayıda boşanmış kadının bu baskılara maruz kaldığını ortaya koymaktadır.

Aile birliğini sona erdiren yasal bir karar olan boşanma sonrasında bireyler yeni hayatlarını oluşturabilmekte oldukça güçlük çekmektedirler. Psikiyatrist ve Psikoterapist Uzm. Dr. Çiğdem Cura Yaygın, boşanmanın psikolojik etkilerine odaklanıyor. Boşanma sonrasında bireylerin psikolojik olarak da etkilendiğini vurgulayan Cura Yaygın, hiçbir evliliğin boşanmak amacıyla kurulmadığını, başlangıçta geleceğe dair iyimser beklentilerin olduğunu bu nedenle boşanmanın sadece ilişki bitmesi değil, umutlu gelecek beklentisiyle ilgili hayal kırıklıkları yarattığını belirtmektedir. Fakat bununla kalmayıp boşanmanın psikolojiye olumsuz etkileri çevresel etmenlerin ve dış baskıların eklenmesi ile iki katına çıkmaktadır. Toplumumuzda özellikle son dönemlerde yaşanan olaylardan gördüğümüz kadarıyla kadınların boşanma sonrasında daha çok zarar gördüğü bilinmektedir.
Boşanma sonrasında kadınlar eski eşleri tarafından sözlü, fiziksel, psikolojik ve cinsel şiddete maruz kalıyor ve bu durum neredeyse her gün gündemimizde yer almakta. Dolayısıyla bu haberlerin gündemimizde olması, eğitim ve ekonomik durumu iyi olmayan kadınların boşanma kararı verirken zorlanmasına sebebiyet vermektedir. Özellikle çocukları olan kadınların ekonomik özgürlüğü olmadığı için çocuklarına yetemeyeceklerini düşünmeleri ve boşanma kararını veremedikleri gözlemlenmektedir. Ancak kadınlar bu zorluklar beraberinde çevrelerinden de olumsuz tepkiler almakta ve hor görülmektedirler. “Dul kadın” imajının diğer kadınlar tarafından dahi tehlike olarak görüldüğü bilinmekte, boşanmak isteyen kadınlara uygulanan şiddete kendilerinin sebebiyet verdiğini ve bunu hak ettiklerini söyleyenlerin olduğunu da duymaktayız.
Türkiye’de kadınların boşanma oranları erkeklerden daha fazla
Türkiye’deki kadınların boşanmaya daha istekli olduğu görülmüştür. Yapılan bir araştırmaya göre ülkemizde boşanmaların sadece %9’u erkeklerin istemiyle gerçekleşmekte. Dolayısıyla çoğunlukla boşanmak isteyen taraf kadınlardan oluşmaktadır.
Türkiye’deki kadınlar boşanmaya karar vermekte zorlanıyor
Özellikle ülkemizdeki kadınlar boşanma kararı vererek boşanmış bir kadın konumunda yaşayacağı zorlukları göz önüne aldıklarında çoğunlukla boşanma kararlarından vazgeçmekte ya da ertelemektedirler. Toplumumuzun bu durumu kabullenemiyor olması, ataerkil toplum yapısından kaynaklı olarak, kadınların boşanma kararları genellikle olumlu karşılanmamaktadır.
Konuyu daha iyi aydınlatabilmek adına daha önce evlenip boşanmış ve çevresel baskıya maruz kalmış, Serpil Köroğlu ile konuştuk. Boşanma sürecinde yaşadığı deneyimleri bizlere aktardı.
Boşanmaya karar verdiğiniz süreçte toplum baskısı size boşanmaktan vazgeçmeyi düşündürdü mü?
Boşanma kararı verdiğim süreçte toplum baskısını hissettim. Özellikle birinci gruplarım (eş, dost, aile) kararımı tekrar sorgulamam yönünde telkinlerde bulundular. Ben de bunun etkisinde kaldım. Sonuç değişmedi ancak bu süreçte yakın ve uzak çevremden aldığım kötü yorumlar beni çok yıprattı ve kendimi suçlu hissettirdi. Karar verme sürem de bu sebeple maalesef uzadı.

Boşanma kararınızı, ailenize ve arkadaşlarınıza söylemekte zorlandınız mı?
Bu kararımı açıklamakta çok zorlandım. Herkesten farklı tepkiler aldım. “İyi düşündün mü?” , “Çocuklar ne olacak?” , “Geçimini nasıl sağlayacaksın?’’, “Dul kadın olmak çok zor” , “Yapamazsın” , “Her evlilikte böyle şeyler olur” gibi sorulara ve tepkilere maruz kaldım.
İş yerinizde boşandığınızı saklamak durumunda kaldınız mı?
Kesinlikle saklama kararı aldım. Bu saklama isteğim bir zorunluluk mu yoksa tercih mi bilmiyorum. Alyanslı yaşamıma devam edecektim. Bunu bir tür koruma kalkanı olarak gördüm. Ailem tarafından da çevrem tarafından de iyi niyetli olsalar dahi “İyi misin? Bir şeye ihtiyacın var mı?” sorusuna maruz kalmak istemedim.
Boşanma aşamasında ne gibi zorluklar yaşadınız? Süreç nasıl ilerledi?
Eşimle boşanma aşamasında yaşadığımız birçok zorluk vardı. Bunlardan biri evimizde olan eşyaları ne yapacağımız konusuydu. Boşandıktan sonra çocuklarımız ile olan ilişkimizin nasıl etkileneceği bizi çok zorladı. Kendi ailemize ve çevremize durumu anlatırken nasıl bir tutum sergilememiz gerektiği hakkında zorluklar yaşadık. Kavga etmeden, yapıcı bir dille konuşamıyor olmak beni en çok zorlayan kısımdı.
Boşandıktan sonra hayatınız nasıl etkilendi?
Tüm alışkanlıklarım onlara geri dönmem konusunda baskı halindeydiler. Uzun bir evlilik yaşadım. Evlilik sürecimde birçok iyi ve kötü an yaşadım. Bazen bu anılar aklıma gelip doğru karar alıp almadığımı sorgulattı. Bu süreçte kendimi çok tutarsız ve güçsüz hissettim. Sosyalleşmekte zorlandım. Çevremdeki herkesle boşanmam hakkında konuşuyordum. Kendimi bir savaştan çıkmış gibi hissediyordum.
Boşanma kararı aldıktan sonra uygulamanız ne kadar sürdü?
Boşanma kararım evliliğim boyunca birçok kez alınmış ve vazgeçilmiş bir karardı. Tamamen bu kararı vermem ve uygulamam, hem kendi düşüncelerimden hem toplum baskısından 6 ay sürdü. 2 senedir bekar bir kadınım ancak buna alışmam, bu sürece alışmam 1 yılımı aldı.
Haber: Berfin Türegün
Comments