top of page

Rusya- Ukrayna Savaşı’nın Çerçevelenmesi: TASS ve UKRINFORM incelemesi

  • Yazarın fotoğrafı: Ajans İris
    Ajans İris
  • 30 Nis 2022
  • 3 dakikada okunur

Rusya’nın savaş yanlısı bir politika izlemesi sonucu Ukrayna topraklarına 24 Şubat’ta saldırmasının üzerinden geçen iki ayda, binlerce kişi hayatını kaybetti, birçok şehir harabeye döndü ve milyonlarca insan mülteci konumuna düşerek başka ülkelere sığındı. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana gerçekleşen büyük askeri saldırı, uluslararası güvenlik düzenini alt üst etti ve küresel ekonomide ağır tahribata yol açtı.


Post-Truth, bir sıfat olarak, “nesnel hakikatlerin belirli bir konu üzerinde kamuoyunu belirlemede duygulardan ve kişisel kanaatlerden daha az etkili olması durumu” olarak tanımlanıyor. Türkçe ’ye; hakikat ötesi, hakikat sonrası veya post-olgusal olarak çevirisinin yapılması mümkün. Diğer bir deyişle, rasyonel bilgiye karşın duygusal tepkilerimizin ağır basmasıdır. Modern çağda iletişim teknolojisindeki gelişmelerle, kişisel kanaatler gerçeklik haline gelmiştir ve medyanın gerçeklik inşa etme süreci başlamıştır. Post Truth çağ, “Dürüstlüğün çöküşü, yalanın yükselişi” olarak nitelendirilebilir. Post-Truth haberlerin yayılması konusunda, akla gelen sorumluluk sahibi kişiler gazeteciler ve medya çalışanlarıdır. ”Eşik Bekçileri” modeline göre, haber ile kamuoyu arasındaki köprüyü oluşturan eşik bekçileri, hangi haberin nasıl aktarılacağını belirleyen kişilerdir. Bu kesim, genellikle editörlerden oluşmaktadır. Maxwell MC Combs ve Donald Shaw’un gündem belirleme kuramına değinecek olursak, medya insanların zihinlerinde önce bir farkındalık yaratır, sonrasında ise gündemi belirler ve davranışsal bir yönelime ulaşmasını sağlar. Bundan dolayı, eşik bekçileri bizlerin davranışlarımıza ve kararlarımıza yön verecek haberleri seçer. “Enformasyon toplumu” olarak adlandırılan günümüzde bilgiye ulaşmak artık çok kolay ve çok ucuzdur. Ulaşmanın ve maliyetin çok az olduğu bilgi için artık tartışmalı olan konu artık bilginin doğruluğudur. Büyük resme bakıldığında, kamuoyunun doğru bilgiye ulaşmasındaki gerçek engelin, medyayı kontrol altına alan ve esas güç olan iktidarlar olduğu anlaşılmaktadır.

Toplumda yaşanan olaylar, yurttaşlara belirli bir işleyişle aktarılmaktadır. Belirli bir çerçeve içerisinde aktarılan durumlar ise algımızı ve dolayısıyla yorumlarımızı şekillendirmektedir. Çerçeveleme yöntemi, 1980’li yıllardan sonra medya çalışmalarında yaygın olarak kullanılan bir kavram haline gelmiştir. Toplumsal anlamda çerçeve kelimesini ilk kullanan kişi Bateson’dur. Bateson’un psikoloji açısından ele aldığı kavramda “çerçeveleme”, aktarılan durumların bir çerçeveye alınmış bir resim olduğundan, buna istinaden, çerçeve içinde olan anlatılar gerekli olarak nitelendirilirken, çerçeve dışındaki anlatılar ise gereksiz ve anlatılmasına gerek olmayan durumlar olarak görülür.

Bateson’un bakış açısını medya metinlerini düşünerek yorumladığımızda, bir durumun ya da olayın, haberleştirilirken belirli bir çerçeveye alınması durumunda, haber toplumda farklı etkilere yol açabilir. Olayın ya da durumun çerçevelenişi, toplumun yorum yapma durumunu şekillendirebilir.

Bu yaklaşımla, bir durumun ya da olayın nasıl çerçevelenmiş olduğu toplumda büyük etki yaratan savaş, ekonomik ya da siyasi kriz gibi konularda büyük önem taşımaktadır. Goffman ise, çerçeveleme kavramını gündelik hayat ile değerlendirerek, tüm sosyal davranışımızı etkileyen bir süreç olarak tanımlamıştır. Goffman, insanların yaşadıklarını belirli anlam kalıpları içerisinde sınıflandırabilmek için birincil çevreler yarattığını ifade eder. Goffman’dan etkilenerek, çerçeveleme kuramını iletişim alanına uyarlayanlar Tuchman ve Gitlindir. Gitlin’e göre, toplumda ideolojilerin oluşmasındaki en önemli faktörlerden biri medyadır. Haber çerçeveleme konusuna ilişkin Gitlin belirli ideolojilerin medyada nasıl çerçevelendiğine ilişkin birçok araştırma yapmıştır. Buna ilişkin, haber içeriğini etkileyen etmenleri ve kaynakların kullanım biçimini inceleyerek haberin nasıl oluştuğunu saptamaya çalışmıştır. Tuchman ise, haberde yapılan çerçevenin statükonun daha da meşruiyet kazandığını iddia etmektedir ve yapılan her çerçeve bir amaca hizmet etmektedir. Entman’ın çerçevelemesinde ise, çerçeveleme iki temel durumu barındırır. Seçmek ve önem vermek. Entman’a göre, olayın bir bölümünü seçerek o bölüme önem atfetme de çerçevelemedir. Çerçevelemede, önem verilen ve sunulan bölüm kadar, önem verilmeyen ve yer verilmeyen, elenen olaylar da önemlidir. Medya çalışanları, toplumda infial yaratabilecek durumlarda daha sorumluluk sahibi bir habercilik pratiği geliştirmeli, medya sorumluluk sahibi olma duygusuyla hareket etmelidir.

Sunulan haberde, bir olayın veya durumun taraflarının hangi çerçeveye alındığı ve kimlerin sorunun kaynağı olarak gösterildiği, söz konusu haberin toplumdaki esas güç ilişkilerini anlamak açısından önemlidir. Haberin inşa edildiğini düşünen çerçeveleme kuramına göre, gazetecilik pratiklerini içerisinde bulunduğu toplumun değerlerinden ayrı düşünmek imkansızdır.


Savaş gibi kaotik olaylar meydana geldiğinde basın da kendi arasında savaş vermektedir. Böyle zamanlarda, medyada yer verilmesini istedikleri ve medyadaki çerçevelemelerin belirlenme çabası artmaktadır. Medyadaki çerçevelerin yönlendirilerek kamuoyunda belirli bir düşüncenin hakim olması savaş gibi olağanüstü durumlarda konunun medyadaki temsili, anlamın üstü kapalı ya da açık bir şekilde çerçevelenmesi, kamuoyunun desteğini kazanma durumu için önemlidir. Literatürde, çatışma durumlarında yapılan çalışmalar göstermiştir ki, kriz zamanlarında yayılan bilgilerde bir taraf kahraman, haklı olarak gösterilirken, diğer taraf merhametsiz ve ahlaksız olarak gösterilmektedir. Çalışmalarda bazı araştırmacılar, savaş zamanlarında bilginin devlet kontrolünde dağıtıldığını ve hükümet destekli olduğunu ileri sürmektedir.

Bu çalışmada, Rusya’nın ulusal haber ajansı (TASS) ve Ukrayna’nın ulusal haber ajansının (UKRINFORM) 23.04.2022 ve 30.04.2022 arasında paylaştığı haberler çerçeveleme kuramı açısından incelenecektir.


Haber: Buşra Aydın

 
 
 

Comments


bottom of page